![]() |
![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() ![]() |
Hayatı ve Yaşadıklarınız | |
![]() |
![]() |
![]() ![]() |
Yazar | Mesaj |
@d@m
Forum Admini ![]() ![]() Kurucu Admin Kayıt Tarihi: 01-Ekim-2003 Konum: Turkiye Gönderilenler: 1212 ![]() |
![]() ![]() ![]() Gönderim Zamanı: 13-Aralık-2006 Saat 22:16 |
AŞIK YAŞAR REYHANİ VE BİR HATIRAM
Yaşadıkça neler neler görür insanoğlu. Hayatın her anı ama her anı ilkler ve sonlarla doludur. Sevindiren ilklerin yanında insanları hüzünlendiren sonlar da vardır çoğu kez. Tohum düşer toprağa filizlenir, boy atar, tomurcuk verir, çiçek açar bir güzellikler seremonisi oluşur ki akla zarar verir. Sonra o Allah' ın harika yaratığı miadını doldurur, solmaya, yaprak dökmeye başlar. Hazan yani üzücü son gelmiştir farkına varmadan… Üzücü son değildir bazıları için bu hazan. Menfaat peşinde koşmadan, helalle haramı ayırarak, Cenab_ı Allah'ın verdiği gönül penceresinden âlemi seyredenler Yunus'un gördüğü "hak" durağını üzücü son diye nitelemezler. Maddi ölçülerle değil kalplerinde ki sevgiyle yaşayan bu tür insanlara, para pul, ev bark beyhude uğraştır çoğu kez. Nerede doğup nerede yaşarlarsa yaşasınlar kalplerinde ki tek sermayeleri olan sevgi ve inançla yaşamışlardır. Susadıkça sevgi ve inanç ırmağından Allah Allah diyerek akan sudan içtikleri su ile serinlerler. Çünkü yüreklerinde ki güzellikler o "kelam" ile dal budak salar. Çoğumuzun üzücü bulduğu son yolculuk, kavga değil gönül yapmaya gelenlere, insanlar arasında barışı geliştirmeye gelenlere, sözleri ile kavgayı kesip, ağıyı bal edenlere hoş gelir, bu insanlar gönül yıkan bedbahtlara sitem ederler çoğu kez. Her çağ onları anlar, her çağda sevilirler. Kendilerini çok severler aslında. Çünkü kendilerini sevdirip çok az faniye nasip olabilen hatır_gönül bırakırlar arkalarında. Kendilerini severler çünkü ilimden, irfandan uzaklaşmazlar, gönüllere düşmanlık tohumları ekmezler. Kendi kendinin düşmanı olmayanın düşmanı olur mu? İşte çoğumuzun acı son dediği son yolculuğu "vuslat" yolculuğuna çeviren hak âşıklarından, gönül adamlarından birisinin daha son yolculuğu vaki oldu. BİR HATIRA Lise ikinci sınıftayım. Okulda bilet sattılar “âşıklar gelmiş, yarın lisenin salonunda konser verecekler. Murat Çobanoğlu, Şeref Taşlıova, Yaşar Reyhanî, Âşık Sarıca Kız ve hatırlayamadığım birkaç isim daha. Konser günü öğlenden evvel mahalle arkadaşım (şimdi Hollanda’da yaşıyor) heyecanla geldi. “zekoç âşıklar gelmişler, sizin yazıhanedeler bir tanede kadın âşık var, onunda sazı var, Yaylalı Nurettin amcagile gönderdiler, gel gidip görelim” diye. Âşıkların benim babamın yazıhanesine gelmeleri babamın onlara çok değer vermesi ve çok sevmesindendi. Rahmetli Murat Çobanoğlu Aşkale’den ne zaman geçse mutlaka babama uğrardı. O zamanlar şimdiki gibi TV yoktu ve kimse TV nin emrine girmemişti. Âşıklar veya başka sanatçılar konser için geldiğinde günler önce hazırlığı yapılır, duyan duymayana duyururdu. Asıl adı Hüreyze olan ve Yaylalı Teyze dediğimiz o dönemlerde gece uykusunda istihareye yatarak hastaları iyi ettiğine inanılan falcı bir teyzemiz vardı. Âşık Sarıca Kız ‘ı onlara göndermişlerdi. Eskiden herkes kasabaya gelen misafire sahip çıkardı. Yaylalı Teyzenin kocası Nurettin amca kahvehane işlettiği için o kahvehanede de çalıp söyleyeceklermiş. Koşarak Sarıca Kız’ı görmeye gittik. Baktık Sarıca Kız bizden birkaç yaş büyük, sapsarı saçlarını iki örgü şeklinde örmüş ufak tefek dişlek bir kızcağız. Kendiside öğretmendi. Bize saz çalmasını istedik, kırmadı çaldı söyledi. Bir iki satırı aklımda kaldığı kadar “ Gözleme yanında ayranla yayık, ne güzel yakışır ağzına layık” diye nakaratı vardı. Âşık Reyhanî’nin eşi olduğunu söyledi.” Daha sonra babama Sarıca Kız Âşık Reyhanî ‘nin karısı “ dediğimde “olur mu kızım o evli, çoluk çocuğu var, o karısı değildir, yanlışınız var ” diye tepki gösterdi. Yıllar sonra Reyhanî’nin kızı Yasemin hanımla konuşurken Âşık Sarıca Kız ‘ın Babasının ikinci eşi olduğunu, hatta Sarıca Kız öğretmen olduğu için küçük düşmesin ve eşine kimse bir öğretmenle nikâhsız yaşıyor demesinler diye Reyhanî’ye yedi çocuk veren annesi Rabia Hanımın eşini korumak adına nikâhını verdiğini anlattı. İşte böyle; tüm faniler gibi bir varmış bir yokmuş oldu REYHANÎ. Kendisi gibi Hak Âşıklarının vuslat olarak niteledikleri son yolculukta sevenleri ona “hakkımız helal olsun” dediler. “Sende bize hakkını helal et” diyebilseydik keşke. Her ne kadar Kızı Yasemin Hanımla Bursa’dan yaptığımız telefon konuşmasında ağlayarak “ZEKİYE ABLACIM, ONUN MEZARI ASLA LAYIK OLDUĞU YERDE DEĞİL” dese de biz onun dünya durdukça gönüllerde ve dillerde yerinin kaybolmayacağından eminiz. Hayatın tek gerçeğinden kaçmanın imkânı yok ama bazıları herkes gibi doğar fakat herkes gibi ölmezler, ad bırakır, şan bırakırlar. Merhuma Cenab_ı Allah'tan rahmet, yakınlarına baş sağlığı diliyorum. Dostça Kalın. Zekiye ÇOMAKLI Gazeteci-Yazar ER-KADIN Yön.Kur.Bşk. Düzenleyen @d@m - 13-Aralık-2006 Saat 22:49 |
|
![]() |
|
![]() ![]() |
||
Forum Atla |
Kapalı Foruma Yeni Konu Gönderme Kapalı Forumdaki Konulara Cevap Yazma Kapalı Forumda Cevapları Silme Kapalı Forumdaki Cevapları Düzenleme Kapalı Forumda Anket Açma Kapalı Forumda Anketlerde Oy Kullanma |